13 Şubat 2010 Cumartesi

Acem Kızı

şanova, kırşehirin uzak, sakin ama verimli arazileriyle şanı yürüyen düzlüğü..lakin yazın kışın eksik olmaz ayazı...gündüzün kuru sıcağına rağmen bastırıverir yağmur hava kararmaya başladımı kızlar eğlene eğlene toplarlar çirleri, kurutulmaya bırakılmış her çeşit meyveyi, sebzeyi kerpiç evlerin damlarından...bu kızlar içinde bir güzel vardır ki güzelliği, neşesi, gülüşü dillere destan...acem kızı şanıyla yürür çıkar şanovaya..en zifiri karanlık saçlar onda en süt beyazı ten...neşesine sebep bulunmaz kimi zaman fakat gülen gözlerinde hüznü görmekte ahir zaman işi...düğün dernek günlerinde çeker gözlerine sürmesini, bir de başında al yazması ...bilinirki kız bakar anneler yaşı gelmiş oğullarına ama acem kızının aklından geçmezki beğenilmek zira gönül bulmuştur eşini... ali, yiğit, çalışkan,dürüst köyün yetim, garip delikanlısı..babasından kalma bir karış toprak ekilmez satılmaz...napsın ali gider ırgatlık eder başlarının tarlalarında...şanovada dillere destan bir aşk yürür şanıyla...hergün ter dökerken toprağa sevgi de dökerler ... kendi toprakları gibi sürer ekerler...çünkü sevmek ortak bir dünya yaratmaktır, bu dünyanın devamı için çalışmaktır emeklerce...ali ve acem kızı olurlar iki göz, iki el, bir yürek...ali bir bakar, tebessüm eder, acem kızı karşılık verir, ali tekrar bakar acem kızı utanır bir daha bakarken eğer başını...zülfün telleri dökülür yazmasından...bir çift söz bir bakışla yaşarlar aşklarını...bu böyle devam etseydi yani onlar kavuşsa, mutlu mesut bir yastığa baş koysalar unutulup giderdi sevdaları...aşk kavuşamamaktır kurak iklimlerde ve öyleydi şanovada da...bize türküsü bir de sızı kaldı ...acem kızı uzak bir köye yüzünü dahi görmediği bir beye karı oldu...şimdi sorarsınız acem kızı da aliyi seviyordu neden itiraz etmedi diye...aşk eğer iki kişilik yaşanabilseydi, yeryüzünde herkes bir eşini bulmuş olurdu...aşkı bencilce yaşayanlar kazanabilir ve mutlu olabilirler...aşk bencillerin işidir...ali kavuşamadığı sevdasına ağıtlar döker hava kararınca şanovada..bir garip sazı bir kendisi kalmıştır şanovada bir de sevdiğinin dokunduğu şu kuru toprak...tabiat her bahar yardıma koşar... döker sularını kavuşamayan aşıkların ateşini söndürmeye...kadınlar gençlik aşklarını yıkarlar her bahar tokaçla vura vura hırsını ala ala bu mağara sularında...


türkünün yöresi : kırşehir

kaynak : çekiç ali

sözler :


Çırpınıp da şanovaya çıkınca

Eğlen şanovada kal acem kızı

Uğrun uğrun kaş altından bakınca

Can telef ediyor gül acem kızı

Seni seven oğlan neylesin malı

Yumdukça gözünden döker mercan

Burnu fındık ağzı kahve fincanı

Şeker mi şerbet mi bal acem kızı



yorum için tavsiye ettiklerim : ayşegül ( güzelleme 3)

okan murat öztürk

neşet ertaş













2 yorum:

bilge dedi ki...

çok severim bu türküyü anadolu kokar güzel paylaşımınız için teşekkürler...sevgi ve dostlukla..

yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek dedi ki...

keyifli dinlemeler :)

Yorum Gönder